Sektör Haberleri
KPMG ve Enerji IQ’nun Türkiye’nin 2021 enerji piyasası karnesini yansıtan raporu yayımlandı
KPMG ve Enerji IQ iş birliği ile hazırlanan “Enerji Sektörel Bakış, 2021” raporu Türkiye’nin elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının 2021 yılındaki görünümüne dair önemli bilgilere yer veriliyor. Rapora göre Türkiye’de toplam elektrik tüketiminde %9’luk yıllık büyüme yaşanırken meskenlerde yıllık elektrik tüketimi yaklaşık 3.000 kWh oldu. Doğal gaz talebinin neredeyse tamamının ithalat yoluyla karşılandığının ve en fazla doğal gaz ithal edilen ülkenin Rusya olduğunun belirtildiği rapora göre Türkiye’nin ham petrol stoku, net ithalatı 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde.
Denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık alanında teknoloji temelli hizmetler sunan KPMG ve enerji piyasasına yönelik bilgi ve danışmanlık hizmetleri veren Enerji IQ tarafından ortak hazırlanan, Türkiye’deki enerji sektörünün 2021 yılı görünümünü ortaya koyan “Enerji Sektörel Bakış” raporu yayımlandı. Global ve yerel ekonomik görünümün yanı sıra son küresel gelişmeler ışığında hazırlanan raporda, Türkiye’nin elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının görünümüne dair önemli bilgilere yer veriliyor.
Raporla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Lideri Hakan Demirelli, “Enerji sektörünün küresel trendleri ve yerel gündeme ilişkin yorumların yanı sıra Türkiye elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasalarının geçmiş dönemlerle karşılaştırmalı 2021 yılı analizlerini içeren raporumuz, enerji piyasalarına ilgi duyan herkese bu konularda tek başına yeterli bir kaynak olma özelliği taşıyor” dedi.
KPMG Türkiye Elektrik ve Altyapı Lideri Erman Durmaz ise raporu, “Enerji sektöründeki dijital yenilik, piyasalardaki değişkenlik ve dekarbonizasyon için artan talep ve diğer faktörlerin yönlendirdiği dönüşümü ele alan 2021 yılı enerji sektörü raporumuzun sektördeki tüm oyuncalar için işlerini nasıl ayarlayacaklarını, değişen müşteri taleplerini nasıl karşılayacaklarını ve yeni fırsatlardan nasıl yararlanacaklarını araştırırken yararlanabilecekleri iyi bir kaynak olacağını inanıyorum” şeklinde değerlendirdi.
Enerji piyasasında doğru bilgiye ve güvenilir analize hızlı ulaşmanın artan önemine dikkat çeken Enerji IQ Bilgi Servisleri Genel Müdürü Emre Ertürk de “Enerji piyasasında veriye erişimin önündeki engeller büyük oranda kalktı. Ancak, güvenilir bilgiye ve öngörüye dayanan analizlere duyulan ihtiyaç sürekli artıyor. KPMG ile birlikte hazırladığımız raporun, bu gereksinimi karşılamasını umuyoruz” dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki aylık payı ilk defa 50’ye ulaştı
Rapora göre 2021 yılında Türkiye’nin elektrik üretimi %9 artışla 329 TWh’e ulaştı. Rüzgâr ve güneş santrallerinin elektrik üretiminde payı toplamda %13’e çıkarken, düşük su seviyelerinden dolayı hidroelektrik santrallerin yıllık elektrik üretiminde %29 azalma kaydedildi. Elektrik enerjisi üretiminde hidroelektrik santrallerinin payındaki bu düşüş, doğal gaz santrallerindeki artan üretim ile karşılandı. Güneşe dayalı kurulu güç yıl sonunda 7,9 GW’a ulaşırken, toplam 117 TWh olarak gerçekleşen yenilenebilir üretimin %64’ü Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında faaliyet gösteren santrallerden geldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki aylık payı ilk defa Nisan 2021’de %50’ye ulaştı.
Toplam elektrik tüketiminde %9’luk yıllık büyüme yaşandı
Elektrik tüketimindeki yıldan yıla değişim, Türkiye’nin GSYH büyüme oranıyla uyumlu bir şekilde ilerledi. Öte yandan, her yıl artmaya devam eden kişi başı elektrik tüketimi son 10 yıldır kişi başına düşen GSYH’den tamamen ayrışmış göründü. Türkiye’nin toplam elektrik tüketimi, 2021 sonu itibarıyla %9’luk yıllık büyümeyle 327 TWh’e ulaştı. Elektrik tüketiminde sanayi %44 ile başı çekerken, bunu %24’lük eşit pay ile mesken ve ticarethaneler izledi. Aydınlatma ve tarımsal sulama, sırasıyla %2 ve %5 ile elektriğin diğer tüketim alanlarını oluşturdu.
Meskenlerde yıllık elektrik tüketimi yaklaşık 3.000 kWh oldu
Yıl sonu itibarıyla mesken abone sayısı 39 milyona yaklaştı, ticarethane abone sayısı ise 7 milyonu geçti. 2020’nin ikinci yarısındaki azalmaya karşın 2021 yılı abone sayısındaki en yüksek artış hızı %8 ile sanayide oldu ve 87 bini geçti. Ülke genelinde mesken abonesi başına ortalama yıllık elektrik enerjisi tüketimi yaklaşık 3.000 kWh olarak hesaplandı. Güncel serbest tüketici limiti ise yıllık 1.100 kWh olarak belirlendi.
Elektrik üretiminde son beş yılın en yüksek artışı
Elektrik üretimi son beş yılın en yüksek artışı olan yıllık %9’luk büyüme ile 329 TWh olarak gerçekleşti. Elektrik üretiminde doğal gazın payı geçen iki yıla kıyasla arttı ve %33 olarak gerçekleşti. Doğal gaz santrallerini sırasıyla toplam %30 ile ithal kömür ve linyit santralleri ve toplam %17 ile akarsu ve barajlı hidroelektrik santraller izledi. 2021 yılında hidroelektrik santrallerin üretimindeki düşüş, doğal gazdaki artış ile karşılandı.
Enerji üretiminde rüzgâr ve güneş rekor kırdı
Yenilenebilir enerji ile ilgili verilerin de yer aldığı rapora göre, 2021 yılında enerji üretiminde hem rüzgâr hem de güneş rekor kırdı ve üretimde payları sırasıyla %9 ve %4 oldu. Hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal, biyokütle ve güneş santrallerinden gelen toplam yenilenebilir elektrik üretimi 117 TWh ile yıllık üretimin %35’ini sağladı. Yenilenebilir üretimin %64’üne karşılık gelen 74 TWh YEKDEM kapsamında gerçekleşti. YEKDEM katılımında rüzgâr santralleri 25 TWh ile ilk sırada, hidroelektrik santraller ise 22 TWh ile ikinci sırada yer aldı.
Enerji fiyatlarında çok ciddi artışlar görüldü
2021 yılının özellikle son çeyreğinde elektrik piyasa fiyatlarında çok ciddi artışlar yaşandı. Artışın nedenleri arasında kısıtlamaların sona ermesi ile artan talep, kuraklıktan dolayı hidroelektrik santrallerin düşük doluluk oranları, mevsim normalleri üstündeki yaz sıcaklıkları, rekor düzeylere çıkan ithal kömür ve doğal gaz fiyatları ve doğal gaz ithalatında artan spot LNG’nin payı sayılabilir.
Türkiye’de doğal gaz talebinin %99’undan fazlası ithalat yoluyla karşılanıyor
2021 yılı, Türkiye doğal gaz piyasası için de kolay kolay hafızalardan silinmeyecek gelişmelere sahne oldu. Rapora göre Türkiye’nin ortalama yıllık tüketiminin %26’sına karşılık gelen 15,9 milyar m3 miktarlı uzun dönemli doğal gaz kontratlarının geçen yıl içerisinde sona ermeye başlaması, ülkenin doğal gaz arz tercihlerini yeniden belirlemesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Yıllık doğal gaz talebi 60 milyar m3 seviyesine ulaşan Türkiye; Almanya ve İtalya ile birlikte Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak Türkiye’nin doğal gaz üretiminin 2011 – 2021 döneminde ulaştığı 476,82 milyon m3 ortalama miktar, talebin %99’undan fazlasının ithalat yoluyla karşılanmasına neden oluyor. Türkiye Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri olmayı sürdürse de sınırlı doğal gaz üretimi, talebin neredeyse tamamının ithalat yoluyla karşılanmasına neden oluyor.
Türkiye’nin en fazla doğal gaz ithal ettiği ülke Rusya
Türkiye, 2021 yılı içerisinde ithal ettiği 58,70 milyar m3 doğal gazın %44,87’sine karşılık gelen 26,34 milyar m3’ü Rusya Federasyonu’ndan ithal etti. Boru hatları ile gaz ithal edilen İran’ın payı 9,43 milyar m3 ile %16,07 olurken, Azerbaycan’ın payı ise Nisan 2021 döneminde süresi biten 6,6 milyar m3/yıl kontrat nedeniyle 8,82 milyar m3 ile %15,03 oranına geriledi. Azerbaycan’dan ithal edilen doğal gaz miktarı, bu nedenle bir önceki seneye göre 2,73 milyar m3 azaldı.
Türkiye’nin ham petrol stoku, net ithalatı 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde
Doğal gaza benzer şekilde ülkemizin ham petrol ihtiyacının %90’ı da ithalat yoluyla karşılanıyor. Türkiye 2021 yılında 3,4 milyon ton ham petrol üretti. Bu toplam 34,8 milyon ton olan arzın %10’unu oluşturdu. Derlenen aylık bildirimlere göre Türkiye’nin rafinerilerinde tutulan toplam ham petrol stoku, 2021 yılı sonu itibarıyla ülkenin net ithalatını 100 gün karşılamaya yetecek düzeyde.
Türkiye, günlük ham petrol üretimini 2023 yılına kadar %75 oranında artırmayı hedefliyor
Artan ham petrol talebi ve arzda %90 oranında dışa bağımlılık karşısında son yıllarda yeni petrol sahaları için arama çalışmalarını hızlandı. Mevcut kuyuların çoğunun üretim verimi, sahaların ilerleyen yaşı nedeniyle düşüyor. Ancak TPAO, günlük ham petrol üretiminin 2023 yılına kadar %75 oranında artmasını hedefliyor. Bu doğrultuda yeni konvansiyonel olmayan arama faaliyetlerine ek olarak, son yıllarda kamu envanterine katılan iki sismik araştırma ve üç sondaj gemisinden oluşan filoyla Karadeniz ve Akdeniz’de arama faaliyetlerine başlandı. Sakarya sahasındaki derin deniz sondajları sonucunda 2020 yılında Tuna-1 kuyusunda ve 2021 yılında Amasra-1 kuyusunda bulunan doğal gaz rezervleri, açıklanan ilk keşifler oldu.
Akaryakıtta en fazla talep motorinde
Türkiye’de yılda toplam 40 milyon ton ham petrol işleme kapasitesine sahip beş adet rafineri bulunuyor. Bu rafinerilerin 2021 yılında ürettikleri toplam 26,2 milyon ton akaryakıt, Türkiye’nin 37,4 milyon ton akaryakıt arzının %70’ini oluşturdu. Kalan 11,2 milyon ton ise %81’i motorin olmak üzere ithal edildi. Öte yandan 2021 yılında oluşan toplam talebin %78’i tüketime, %22’i ise ihracata yönelik oldu. Kısıtlamaların kalkmasıyla artan ulaşım faaliyetlerinin de etkisiyle akaryakıt talebi Mart 2021’den itibaren yükseldi. Motorin, 28,8 milyon ton ile toplam yıllık talebin %74’ünü oluşturdu. Bunu 4,7 milyon ton ile benzin ve 3,5 milyon ton ile havacılık yakıtları izledi. Denizcilik yakıtı talebi 1,3 milyon ton iken fuel oil talebi 0,5 milyon ton oldu.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Etkinlikler
ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi
ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi. Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.
Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi
Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.
Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”
Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.
“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”
TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.
“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”
Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.
Sektör Haberleri
SÜT-D: Atık plastikler ulusal servetimiz
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde çevre kirliliği, biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği temel sorunlarımız için plastik kirliliğini yenme vakti geldi. Ulusal servetimiz atık plastikle istihdam ve gelir yaratalım. Atmayalım, yakmayalım, ayrı toplayalım çağrısı yaptı.
Halka erişimin en büyük küresel platformu ve milyonlarca insanın en güçlü uluslararası kutlaması olan 5 Haziran 2023 Dünya Çevre Günü’nün 50. yılında bu yıl “Plastik Kirliliğini Yenelim“ diyerek atık plastiğe döngüsel ekonomide değer katmanın istihdam ile gelir yaratmadaki mühim yerini vurguluyoruz diyen İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu plastiği keşfeden, sağladığı kolaylık ve çözümlerle yaşayan insan en iyi atık plastik yönetimini de başarmalıdır. Plastik döngüsel ekonomisi yeşil sayılarının cazibesi bizleri bekliyor. Atmayalım, yakmayalım, ayrı toplayalım açıklamasını yaptı.
Plastik kirliliğini yenme vakti
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) öncülüğünde 1973’ten bu yana düzenlenen 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün 50. yılında Fildişi Sahili ev sahipliğinde Hollanda desteğinde plastik kirliliği çözümüne odaklı “Plastik Kirliliğini Yenelim” diyerek çevre kirliliği, biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği temel sorunlarımız için eylemleri hızlandırma gereği ile atık plastiğin döngüsel ekonomideki yerine odaklanıyoruz bilgisini veren İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu plastik kirliliğini yenme vaktinin geldiğini bildirdi.
Ulusal servet atık plastiğin dönüşümü
Prof. Dr. Karaosmanoğlu “Faydalı kullanım ömrünü tamamlayan plastiklere, atık plastiklere kıymetli yerli ham madde olarak bakmalıyız. Çünkü plastikler ithal petrol ve doğal gazdan üretilirken atık plastik çıktığında yerli ham maddemiz, ulusal servetimiz olur. Atık önceliklemesinde En Az Atık Çıkarma; Yeniden Kullanım; Geri Dönüşüm/İleri Dönüşüm; Enerji ve Malzeme Geri Kazanımı ve Bertaraf sırası mühim. Atık plastik döngüsel ekonomide dönüşürek değer kazanırken endüstrinin döngüsel ekonomiye geçişinde de sistematik dönüşüm ve eylemleri hızlandırma gerekiyor konusuna dikkat çekerek ülkemiz bu gidişatın dışında kalmamalı. Bu değişim için dönüşüm şart” dedi.
Plastik döngüsel ekonomisinin değişmek için dönüşüm yolu
Prof. Karaosmanoğlu “2022’de Birleşmiş Milletlere üye 175 ülke plastik kirliliğini sona erdirme hedefli 2024’ün sonunda hazır olacak yasal bağlayıcı nitelikli anlaşma için tarihi kararı onayladı. Paris Anlaşması sonrasındaki en önemli ve çok taraflı bu anlaşma günümüzün ve yarınımızın sigortası kabul ediliyor. Çünkü insanın dostu plastikle yaşam, sadece ve sadece en iyi atık plastik yönetimi ile doğanın, çevrenin ve iklimin de dostu olabilir. Plastiği keşfeden, sağladığı kolaylık ve çözümlerle yaşayan insan en iyi atık plastik yönetimini de başarmalıdır. Hükümetler, yerel yönetimler, iş dünyası, sivil toplum, akademi, medya ve yurttaşların plastik döngüsel ekonomisinin değişmek için dönüşüm yolumuzda bilim, teknoloji destekli çözümlerle eyleme geçmesi gerekiyor. Değişimi birlikte başarabiliriz” dedi.
Plastik ekonomisinin korkutucu ve yeşil sayıları
Birleşmiş Milletler verisine göre her yıl yarısı tek kullanımlık 400 milyon tondan fazla plastik üretilirken, bu miktarın yüzde onundan azı geri dönüştürülüyor. Her dakika bir çöp kamyonu kadar, yılda 19-23 milyon ton diğer deyişle 2200 Eyfel Kulesi ağırlığı kadar atık plastiğin göllere, nehirlere ve denizlere karıştığı tahmin ediliyor. Bu miktarın 2040’a kadar üç katına çıkacağı öngörülüyor. Deniz çöpünün yüzde 85’ten fazlası, en kalıcı ve zararlı kısmı plastik. 800’den fazla deniz ve kıyı türü bu kirlilikten etkileniyor. Çapı 5 mm’den küçük mikroplastikler gıda, su ve havaya karışıyor. Her birimiz yılda 50 binden fazla mikroplastiği tüketiyoruz korkutucu sayısal bilgisi veren Dr. Karaosmanoğlu plastik döngüsel ekonomisine geçip 2040’a kadar denize giren atık plastiği yüzde 80 oranında azaltırsak ve böylece petrol ve doğal gazdan plastik eldesini yüzde 55 oranında düşürerek 70 milyar dolar tasarruf sağlama; iklim değişikliği sebebi sera gazı salımlarını yüzde 25 azaltma; 700 bin ek iş yaratmanın mümkün olacağını bildirerek plastik döngüsel ekonomisi yeşil sayıları cazibesinin bizleri beklediğinin altını çizdi.
Atmayalım, yakmayalım, ayrı toplayalım
Öncelikle tek kullanımlık plastik tüketimimizi yaşamımızda mümkün her yerde azaltalım. Uzun ömürlü, dayanıklı plastik ürünleri satın alalım. Ambalajına tekrar doldurarak ürün satın alma seçeneklerini göz önüne alalım. Evde, okulda, işte, yolda, tarlada, ormanda atık plastik çıktığında, nefes alalım. Düşünelim. Atık plastiğin toprak, su ve havaya karışmasına sebep olmayalım. Aksi takdirde bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalarla birlikte yaşadığımız güzelim dünyamızın nefesi azalır. Atmayalım, yakmayalım, ayrı toplayalım çağrısı yapan Dr. Karaosmanoğlu Dünya Çevre Günü’müz kutlu olsun dedi.
Sektör Haberleri
SÜT-D: Atmayalım, ayrı toplayalım, atıkları sürdürülebilir yaşama katalım
Birleşmiş Milletler 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü ilk kez kutlanıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, atık yönetiminin sürdürülebilir yaşam için önemini vurgulayarak güne dair açıklama yaptı.
Yaşamda üretirken, tüketirken, hizmet alıp verilirken her yerde atık çıkar. Evimizde, işimizde, yolda, tarlada, ormanda yurttaş, kentler ve iş dünyası olarak en iyi atık yönetimi ile sürdürülebilir yaşamalıyız diyen İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Sıfır Atık” hedefi ulusal servetimiz atıklara yeşil ve döngüsel ekonomide değer katmanın itici gücüdür. Atıkları atmayalım, ayrı toplayalım atıkları sürdürülebilir yaşama katalım çağrısı yaptı.
Uluslararası Sıfır Atık Günü ilk kez kutlanıyor
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu “Hanımefendi Emine Erdoğan himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 2017’de başlatılan ve 2019 tarihli Sıfır Atık Yönetmeliği ile desteklenen Sıfır Atık hareketi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda ülke başvurumuz sonucunda 105 ülkenin oyuyla “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” olarak 14 Aralık 2022’de ilan edildi. Yeni bir BM günü kabul edilmesi kolay değildir. BM Genel Kurulu “Sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşmak için sıfır atık uygulamalarının teşvik edilmesi” kararı aldı. Uluslararası Sıfır Atık Günü ile sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerinin teşviki, döngüsel ekonomi için toplumsal değişimin desteklenmesi ve Sıfır Atık girişimlerinin BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin ilerlemesine nasıl katkıda bulunduğu konusunda farkındalık yaratılması amaçlanıyor. Böylece en iyi atık yönetiminin günümüzün Çevre Kirliliği; Biyoçeşitlilik Kaybı; İklim Değişikliği üçlü krizi için katkısının yeri ortaya konuyor. Bu yıl ilk kez BM Çevre Programı(UNEP) ve BM İnsan Yerleşimleri Programı(UN-Habitat) kolaylaştırıcılığında Uluslararası Sıfır Atık Günü “Atıkları en aza indirme ve yönetmeye yönelik sürdürülebilir ve çevreye duyarlı uygulamalara ulaşma” teması ile Bangkok BM Konferans Merkezi’nde kutlanıyor” bilgisini vererek, bu kutlama ülkemiz ve gezegenimizin yeşil ile mavisi için fayda ve yarar olsun dedi.
Atıkları sürdürülebilir yaşama katalım
Prof. Karaosmanoğlu “Atığımızı, Atık Oluşturmama; Mümkün En Az Atık Çıkarma; Mümkünse Atık Yeniden Kullanımı; Atık Geri Dönüşümü/İleri Dönüşümü; Atıktan Enerji/Malzeme Geri Kazanımı; Bertaraf önceliklemesiyle yurttaş, ve kurumsal olarak yönetmeliyiz. Faydalı kullanım ömrünü tamamladıktan sonra atık olan ahşap, akü, cam, elektrikli-elektronik eşyalar, kâğıt, metal, plastik, taşıt, tekstil, yağlar gibi Geri Dönüştürülebilirler kıymetli ham maddelerimizdir. Evsel ve endüstriyel atıklarımızın yerli kaynağımız olduğunu da unutmamalıyız.” hususlarını bildirerek, “Atık yönetimi yeşil ve döngüsel ekonomide kaynak verimliliği, israfı önleme ve gezegenimizde en az olumsuz etkiyi yaratma demek. İşte bu döngü Sıfır Atık yaklaşımı, bu döngüde ilerleme ise Sıfır Atık girişimi öğesi olmaktır. Hepimiz bireysel katkımızı sunabilir, iş yerlerimiz için de Sıfır Atık Belgesi alabiliriz. Yurttaş atığı ile baş başa kaldığında ne yapacağını, iş dünyası da atıklarını nasıl en iyi yöneteceğini bilmeli ve uygulamalı. Bunlar zorla, mevzuatla olmaz. İşte bu nedenle Uluslararası Sıfır Atık Günü yaygın etki için mühim. Bilinçli tüketici olarak atık yönetimi, sürdürülebilir yaşam kültürümüzün öğesi olmalı” uyarısı ile teknik bakışla neredeyse Sıfır Atık mümkün, atıkları atmayalım, ayrı toplayalım, atıkları sürdürülebilir yaşama katalım çağrısı yaptı.
Atık ve iklim değişikliği etkileşimini masaya yatırıyoruz
SÜT-D faaliyetlerimizde atık yönetimi ve iklim değişikliği etkileşimini öncelikliyoruz diyen Dr. Karaosmanoğlu “2 Mayıs 2023 günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı himayelerinde İTÜ tescilli yeşil yerleşkemizde “İklim Dirençli Sanayi ve Güçlü Türkiye” diyerek gerçekleştireceğimiz VIII. İstanbul Karbon Zirvesi’nde kuruluşlarımızın sürdürülebilirlik yönetimlerinde atık-iklim değişikliği etkileşimi de masada olacak. En iyi uygulamaları iş dünyası liderlerimizden dinleyeceğiz” diyerek SÜT-D 2023 Küçük Karbon Kahramanı Ödülü ile Düşük Karbon Kahramanı Ödülü takdimi de yapılacak konusunun ilk ve tek etkinliğine davetini sundu.
-
Biyokütle4 yıl ago
Biyokütle kullanımın avantaj ve dezavantajları
-
Biyokütle6 yıl ago
Biyokütle dönüşüm teknolojileri
-
Biyogaz6 yıl ago
50 milyon liralık biyogaz tesisi
-
Biyogaz6 yıl ago
Türkiye’de biyogaz üretimi
-
Biyokütle5 yıl ago
Türkiye’nin En büyük Biyokütle Santrali Devreye Alındı
-
Etkinlikler6 yıl ago
2019’un ilk Biyoder Buluşması
-
Biyokütle5 yıl ago
Türkiye’nin en büyük ikinci biyokütle santrali 2020’de devrede
-
Etkinlikler6 yıl ago
Düşük karbonlu bir gelecek ve Türkiye için fırsatlar