Biyokütle
Enerji kaynağı türleri
Türkiye’de hidroelektrik santrallerinin yanı sıra termik santraller de yoğun bir şekilde kullanıldığından kaynak bazında kurulu güç dağılımını fosil yakıtları da göstererek tanıtmak daha anlamlıdır. Türkiye’nin kurulu elektrik üretim gücü rüzgar, güneş, ve jeotermal enerjilerinin devreye girmesi, gaz ve ithal kömür kurulu güç kapasitelerinin artırılması ile önemli ölçüde büyümüş ve çeşitlenmiştir. Türkiye’nin toplam kurulu gücü 2001 ile Kasım 2020 arasında 28,3 GW’dan 94,8 GW’a yükselerek yılda ortalama %6,7 oranında büyümüştür.
Termik santrallerde kullanılan başlıca fosil yakıt türleri:
- Doğalgaz
- Fuel Oil
- İthal Kömür
- Linyit
- LNG
- Motorin
- Nafta
- Taş Kömür
- Asfaltit Kömür
2009-2014 yılları arasında gerçekleşen yenilenebilir enerji ve 2013-2014 dönemindeki doğalgaz santrali yatırımları, 2013-2017 yılları arasında pazar arzının kısa bir sürede hızla artmasına neden olmuştur. PTF’nin 2015 yılında azalması sonucunda yenilenebilir enerji kaynakları dışındaki mevcut projelerin karlılığında düşüşler gözlemlenirken, yeni projelerin de devreye girmesindeki hızlanma azalmıştır. 2019-2020 yılları arasında kurulu gücün %5 oranında arttığı gözlemlenmektedir. Bu oran, 2014-2020 yıllarına ait YBBO’nun altında gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin elektrik üretimi son 50 yıl içerisinde hızla büyümüş, elektrik üretim kaynakları da çeşitlenmiştir.
1970’li ve 1980’li yıllarda elektrik üretimi; hidrolik kaynaklar, yerli kömür ve sıvı fosil yakıtlara dayalı şekilde gerçekleşmiştir.
Kömür ve hidrolik kaynaklarının üretimde daha yaygın kullanılması ve doğalgaz santrallerinin devreye girmesi sonucunda sıvı yakıtların elektrik üretimindeki payı ilerleyen dönemlerde ciddi oranda azalmıştır.
Hızla artan kurulu güçlerine rağmen HES’lerin üretim seviyesi, iklim koşullarına göre, yıldan yıla farklılık göstermiştir. Doğalgaz ile elektrik üretimi 1985 yılında başlamıştır, ve 1987 yılında doğalgaz ithalatının başlaması ile hızlanmıştır. 1990’lı yıllarda YİD – Yİ modeli ile faaliyet gösteren doğalgaz üretim santralleri kurulmuştur.
Taş kömürü ile faaliyet gösteren santrallerin devreye girmesi, ithal edilen kömürün hacmini artmıştır. Yerli kömürle çalışan santrallere kıyasla, söz konusu dönemde ithal kömürle çalışan santraller daha düşük birim maliyet ile daha yüksek enerji üretim verimliliği sağlayabilmiştir.
Hidrolik-dışı yenilenebilir enerji santrallerinin toplam üretim içerisindeki payı 2014 yılı sonrasında artmaya başlamıştır.
Bu artışın iki sebebi bulunmaktadır:
- YEKDEM kapsamında sunulan satın alım tarifesi PTF’ye oranla çok daha avantajlı hale gelmiştir.
- Yenilenebilir enerji santralleri yatırım maliyetleri söz konusu dönemde önemli seviyede azalmıştır.
Kaynak:
PwC Türkiye/ Biyokütle ve Biyoenerji Sektörlerine Genel Bakış
GBEP