Biyokütle

Biyokütle sektörünün ortaya çıkışı

Published

on

Yaşam kalitemizi korumak için sürdürülebilir enerji kaynağına ihtiyaç vardır ancak küresel enerji kullanımımızı yenilenemeyen fosil yakıtlardan düşük karbonlu, sürdürülebilir enerji teknolojilerine dönüştürmek neslimizin en önemli zorluklarından biridir.

Sanayi devriminden önce biyokütle, insanın neredeyse tüm enerji taleplerini karşılamaktaydı. Sanayi Devrimi sırasında, enerji üretmek için yapılan büyük ormansızlaşma nedeniyle odun kıtlaşmaya başladı. İnsanoğlu, alternatif enerji kaynakları aramak zorunda kaldı ve o zamanlar bol miktarda bulunan, yenilenebilir olmayan kömür ve petrol yükselişe geçti.

Biyokütle, kömürün popülerlik kazanmaya başladığı 1800’lerin ortalarına kadar tek enerji kaynağıydı. 1860’lara kadar Amerika Birleşik Devletleri, tüm enerji tüketiminin yaklaşık %91’i için odun biçiminde biyokütleyi kullanmıştır. Şu anda dünya enerji ihtiyacının çoğu fosil yakıt yakma ile karşılansa da pek çok insan, kış aylarında birincil ısı kaynağı olarak hala odun yakmaktadır. Dünyadaki nüfus artışı ve gelişen teknolojiyle beraber enerjiye olan gereksinim günden güne artmaktadır. Bu durum yeni enerji kaynakları bulma ihtiyacını ortaya çıkarmakla birlikte fosil yakıtların olası ortadan kalkması (ham petrol rezervlerinin tükenmesi gibi) ve yanmanın neden olduğu kirlilik insanı enerji kaynağı olarak odun ve biyokütlenin yararlılığını “yeniden keşfetmeye” sevk etmiştir.

Son yıllarda, biyokütle ve biyoyakıtlar, benzin gibi fosil yakıtlara alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurşunsuz benzin ve dizel gibi fosil bazlı yakıtların aksine biyoyakıtlar, yenilenebilir biyolojik hammaddelerden üretilmektedir.

Kaynak:
PwC Türkiye/ Biyokütle ve Biyoenerji Sektörlerine Genel Bakış

Trendler

Exit mobile version